Blog Arşivi

16 Kasım 2016 Çarşamba

Güney Ege Bisiklet Turu 5. Gün (Datça – Akyaka)


Önceki dört günü bisiklet sürerek geçirdikten sonra Aktur’da iki gece kalarak dinleniyorum. Dün günüme denizin hemen yanında, ağaçların altında mükellef bir kahvaltıyla başladım ve tüm günü sahilde uyku, kitap okuma, biraz soğuk bira ve bol bol hayalle geçirdim. Denize de girdim elbette, suyun içinde olmak, o anakaranın üzerinde olmamak anlamına geliyor ve o kadar iyi geliyor ki, bunu anlatacak doğru kelimeleri bulamam sanırım. Bu sabah çok güzel uyandım ve eşyalarımı toplayıp hızlı bir kahvaltıdan sonra yola çıkıyorum. Dün aldığım kahvaltılık yiyecekleri bitirdiğim için de ayrıca mutluyum. Hangi bisiklet turunda iki gün üst üste bal kaymak yiyebilirsiniz ki? Çevredeki herkes uykudayken yollara düşmek yüzüme bir gülümseme daha eklememe neden oluyor. Bugün meşhur ‘Balıkaşıran’ rampalarının tadına bakacağım. Daha önce araçla geçtiğim yerler, çevrenin yine büyüleyici olacağını biliyorum; ama rampalar bisikletçilerin söylediği kadar kırıcı mı bunu merak ediyorum.

Yola çıkar çıkmaz deniz seviyesinden yükselmeye başlıyorsunuz

Aktur’dan çıkar çıkmaz yol ufaktan kıvrılmaya ve yükselmeye başlıyor, önceki günün büyük bir bölümünü geçirdiğim sahile bakıyorum. Başka yerde aynı hayalleri kurup oraya bırakmışım gibi hissediyorum. Sabah saatleri olduğu için trafik pek yoğun değil ve henüz hava harika. 3 saat kadar sonra beter bir sıcak olacak ama şimdiden bunun için canımı sıkmama gerek yok. Marmaris’te Bahadır Özer ile buluşacağım. Günün uzun molası yaklaşık 45 km sonra orada olacak. Şimdi pedal çevirmeye devam. Çevre çok güzel ve denizden yavaş yavaş uzaklaşıyorum. Marmaris, Marmara, Marmaros Marmaras, Marmari.. Tüm bunların benzerliği acaba bir anlam ifade ediyor mu diye düşünüyorum. Rampalar başlıyor. Yüküm biraz ağır gelmeye başladı bugün. Tüm yükü sadece arka heybelerde ve topcase içinde taşımanın çok da sağlıklı, dengeli ve rahat olmadığını düşünmeye başladım dünden bu yana. Bir de dün Bodrum’da marina ile yol arasındaki demirlere takılıp çantanın bağlantı noktasını kopardıktan sonra iyiden iyiye bu düşüncem pekişti. Topcase tek mevsim geçilen ve aşırı yük taşımayı gerektirmeyen 1 hafta - 10 günlük turlarda taşınmasa da olur mu acaba? Turu bitirip Eskişehir’e döndükten sonra bir çaresine bakacağım artık. Neyse ki Bahadır’ın uyarısını dikkate alıp iki tane bungee cord almıştım yanıma. Birisini topcase için kullanıyorum. Diğeri şimdilik yedekte.
Rampalar devam ediyor ve güneş de yavaştan yükselmeye başladı. Şehirlerarası yollarda tabelalar genellikle 10 km aralıklarla koyuluyor. En son gördüğüm tabeladan sonra sanki 10 km gittim gibi hissediyorum ama bir sonraki tabela henüz gelmedi. Km saatim de iki gündür çalışmıyor (sonradan kablosunun arızalandığını anlayacağım). Ne kadar gittiğimi ya da ne kadar kaldığını bilmiyorum, böyle de güzelmiş. Halen diğer tabelaya ulaşamadım, sonradan anlıyorum ki ‘yol akmıyor’. Uzun bir gün olacak anlaşılan, acaba dünü dinlenerek geçirmek yaramadı mı diye düşünüyorum. İnişler ve çıkışlar, sonra yine inişler ve çıkışlar ah ne güzel. O sırada topcase düşüyor, bu çanta zamanla canımı sıkacak gibi. Bisikletin arkası tatsız bir biçimde ‘ağır basıyor’. Sanırım bisiklet için çok da ‘doğru bir gün’ değil. Buna rağmen bu yollarda olmak çok güzel.

Balıkaşıran civarı, neden burada olduğumu bir defa daha hatırlatıyor

Rampalarda yaşadığım meditasyon sonrası delice mutlu oluyorum

Yol kenarında eğimi gösteren tabelalarda % 7 görünce içimden ne kadar kolay çıkacağım şimdi diye düşünüyorum. Benim gibi rampa seven birine buradaki % 8 ve % 10’lar ilaç gibi geldi, tamamen meditasyonla geçen dakikaların ardından Marmaris’e yaklaştığımı anlayıp Bahadır’ı arıyorum. Marmaris’in girişinde, o unutulmaz serinlikteki ağacın gölgesinde buluyorum onu. Onu Eskişehir’de benim evde bırakmıştım en son, burada görüşmek hoş oldu. Bisiklet, yollar, Marmaris ve pek çok şey hakkında konuştuktan sonra şehir merkezine iniyoruz. Yukarıdaki güzel ve serin hava o caddelerin arasına girdikçe değişti, saat de öğlene yaklaşıyor. Hacı’nın Yeri diye bir yere gidiyoruz, fiyatlar 80’li yıllardan kalma gibi. Sonradan bisikletçilerin burayı çok sevdiğini öğreneceğim ve çeşitli zamanlarda yolum düşecek. Güzel yiyorum, yemekler de gayet iyi. Oradan Bahadır’ın evine geçip müzik eşliğinde sohbete devam ediyoruz. Derken artık hiç şaşırmayacağım şekilde çok feci uyku bastırıyor, neyse ki gölgede kalan bir balkon var. Zaten içeride uyumayı düşünmek akıl karı değil. Balkonda belki 1 saatten fazla uyuyorum, o da yol halinden anlayan insan zaten. Ardından dışarı çıkıyoruz, artık güneşin de beli kırıldı ve Akyaka’ya doğru yola çıkma zamanı geldi. Bol bol soğuk su alıp yola düşüyorum. Bahadır da Marmaris çıkışına kadar biraz bana eşlik ediyor ve sonra yine tek başıma yola devam. Onu görmek çok iyi oldu, sabah biraz düşük başlayan gün sonradan yükseldi.

Zorluklar ve ardından gelen güzellikler, Datça tarafından Marmaris'e inerken

Marmaris – Akyaka arasını akşama doğru pedallamaya başlıyorum. Saat 17.00 civarları, güzel bir bisiklet günü devam ediyor. Muğla yolu üzerinden devam ediyorum, çevre çam ağaçlarıyla dolu. Farklı türde çamlar var, isimlerini bilmeyi çok isterdim. Ağaçları tanımak istiyorum, böylece sanki onlarla daha yakın dost olabilirim gibi geliyor. Yol sakin ilerliyor, güneş ışıkları da eğilmeye başladı. Bu saatlerde sürmeyi seviyorum, özellikle de öğleyin güzel bir uyku çekebildiysem keyfime diyecek yok. Çetibeli ve Akçapınar üzerinden Gökova’ya varıyorum. Daha erken bir saat olsa Köyceğiz’e doğru sürerdim diye içimden geçiriyorum. Akyaka’ya Ağustos ayında gelmek fikri hiç ama hiç cazip gelmiyor. Ne yazık ki yolu bölüp bu akşam burada kalmalıyım. Akyaka’ya ulaştığımda hava kararmaya yakın. Akşam uyumak için orman Kampı aklımda ama girişte o kadar çok formalite var ki, zaten çok istekli gelmediğim yerde bu işler pek de hoşuma gitmiyor. Belki de yapmak zorundalar, bilemiyorum. Kamp aşırı kalabalık, kapıdaki görevli zorla 2-3 tane çadır yeri bulabileceğimi söylüyor. Kenarda bir yer bulup hemen çadırı atıp duşa giriyorum. Bisikletle ve dostlukla geçen güzel bir günün böyle vıcık vıcık bir yerde bitmesini istemezdim ama bir akşamlık buna katlanabilirim, o kadar da büyük bir mesele değil. Buralarda olmak güzel.

Tur Verileri
Rotanın uzunluğı 75.29 km
Toplam Çıkış 1.230 m
Toplam İniş  1.230 m
Yükseklik max 334 m
Yükseklik min 0 m

Tur verilerini ve ayrıntılarını aşağıdaki linkten inceleyebilirsiniz: 

http://www.wikiloc.com/wikiloc/view.do?id=15512712

np: Lambchop - Hank