Turumun
ikinci günü sabah yine erken saatlerde, 6 gibi uyanıyorum. Düne göre daha iyi
hissediyorum kendimi. Otobüste bir gece geçirmektense çadırda uyumayı her zaman
tercih ediyorum. Çadırım kamp alanının içinde korunaklı bir yerde ancak seslerden
dışarıda biraz rüzgar olduğunu anlıyorum. Cunda’nın rüzgarlı havası, Haziran
için çok normal. Sıcaklık ise tam da buraya gelmeden hayal ettiğim gibi,
bisiklet için son derece güzel. Ancak, ciddi anlamda rüzgar var. Kafamda İzmir –
Çanakkale yoluna pek fazla çıkmadan deniz kıyısından Altınoluk civarına kadar
gitmek var. Öncesinde burada rahat bir kahvaltı etmek istiyorum. Biraz da
fotoğraf çekerim belki yola çıkmadan, tekrar ne zaman gelirim ki buraya! Rüzgar
biraz kaygılandırıyor ama seviyorum onu da.
Kahvaltı
ettikten sonra biraz çevrede yürüyüp deniz kenarına gidiyorum. Burada ne kadar
çok zaman geçirmiştim 25 yıl kadar önce, o zamanki insanlar şu anda yok ama
burada –özellikle de bisikletle- olup onlara sevgimi gönderiyorum. İyi ki o
zaman buradaymışız ve şimdi de iyi ki buradayım diyorum. Hayatı sevdiğim
anların içindeyim.
Oradan çok uzaklara gider gibi |
Çadırımı
toplamaya geldiğimde etraftaki birkaç çadırda da hareketlilik görüyorum.
Birinde motorla gelmiş, sevgili olduklarını düşündüğüm, bir çift var. Tek
başına bir kadın var, ne güzel kadınların da özgürce seyahat edebilmesi. Tek
başına yolculuk yapmak isteyen ama çekinen kadınları biliyorum, bunu aşıp da
yola çıkabilmek güzel, zaten olması gereken de bu. Bir de 4x4 gibi –pek anlamıyorum
bu araçlardan- bir araçla gelmiş bir çift var. Çadır bölümünde başka kimse yok
zaten. Karavanlar farklı bir bölümde, o tarafa geçmedim. İnsanlarda sabah
sakinliği var, kamplarda en sevdiğim anlar açık ara sabahlar. O telaşsız hareketlerle,
doğada uyumanın, bol oksijenin ve şehirden uzakta olmanın üzerimizdeki etkisi.
Herhalde içimizde bir şeyleri güzel anlamda tetikliyor.
Çadırımı
toplarken çevredeki arkadaşlarla da selamlaşıyoruz. Hava kapalı ve rüzgarlı,
insanlar tatil yapmaya gelmişler ama biraz enerjileri düşmüş. Bunu yüzlerinden
anlamak mümkün. Ben zaten biraz sonra ayrılacağım için bu durumu pek kafama
takmıyorum. Sadece yolda rüzgar nasıl olur, onu göreceğiz bakalım. Bunu bilmemek
de hoş. Adının sonradan Sinan olduğunu öğreneceğim 4x4’le gelen arkadaşla selamlaştıktan
sonra geçerken havadan konuşmaya başlıyoruz. Dün buraya gelmişler İstanbul’dan
ama havadan dolayı başka yere gitmek istediklerini söylüyor. Ben de bu mevsime
İzmir’in kuzeyinde havanın ve denizin buradan çok farklı olmadığını düşündüğümü
söylüyorum. 4-5 gün kadar daha zamanları varmış. Onlara Pamucak, Köyceğiz, ve
Datça civarlarına gidebileceklerini öneriyorum. Biraz haritadan mesafe bakıyoruz
beraber. Telefonum numaralarımızı da birbirimizle paylaştıktan sonra yanımdan
ayrılıyor. Sonra motorla gelen arkadaşlarla biraz laflıyoruz. Onlar da İstanbul’dan
yola çıkmışlar ve motorla ilk yolculuklarıymış. Bana bisikletle tur yapmanın
zor olup olmadığını soruyorlar, ben de onlara motorun tehlikeli olup olmadığını
soruyorum. 80-90 hızlarla gelmişler buraya kadar. Hatta gece ben ışıksız orman
içindeki yolan geçerken yanımdan geçmişler ve korkup korkmadığımı sordular. Dün
akşam korktuğum tek şey, ışıksız gelirken çukur ya da benzeri bir şeye takılıp
düşmekti sadece. Gerçi kimi zaman bir şeylerden korkmak da o şeyi sizi yapmaya
güdüleyen bir neden olabiliyor. Sanırım merakla ya da bilmediğim başka bir
şeylerle beraber olduğunda böyle. Neyse, onlarla da kısaca lafladıktan sonra
Yeliz çay içmeye davet ediyor. Onunla çay içip biraz sohbet ettikten sonra
saati 11 civarına getiriyorum. Artık yola çıkmam lazım. Haritaya göre pek rampa
yok bugün ama yine de 80 km civarı bisiklet kullanacağım. Geçen seneki turumda
bu saatlerde yolda olmak kabus gibiydi ama şimdi böyle bir kaygı yok. Tüm gün
bisiklet sürülebilir
Cunda güney tarafındaki adacıklar ve yarımadalar |
Kamp
yerinde tanıştığım arkadaşlarla vedalaşıp yola çıkıyorum. Dün akşam karanlıkta
geldiğim yolu şimdi geri dönüyorum, Cunda’nın merkezinde deniz kıyısından
geçerek dün akşamüstü birkaç saati geçirdiğim bu yerlerle de vedalaşıyorum. Bir
dahakine bu kadar uzatmadan görüşmeyi umarak. Ayvalık tarafına geldiğimde bu
defa merkeze değil de sol tarafa dönüyorum. Gerçekten iyi rüzgar var. Biraz
deniz kıyısındaki yoldan sürdükten sonra önümdeki haritada işaretlediğim yolu
değiştirmeye karar veriyorum. Kıyıda zemin çok iyi değil ayrıca iç taraftaki
yolda rüzgar belki daha azdır diye düşünerek Keremköy tarafına kırarak İzmir –
Çanakkale yoluna çıkıyorum. Başka alternatif varsa anayola çıkmayı
düşünmüyordum ama rüzgar kararımı değiştirdi. Gömeç ya da belki Burhaniye’ye
kadar anayolu kullanıp oradan Akçay tarafına sürebilirim. Anayolda da rüzgar
var ama artık bugün yavaş yavaş gideceğim bakalım. Burhaniye’ye yaklaşana kadar
anayolu kullanmaya devam ediyorum. Pek trafik olmaması ve emniyet şeridinin varlığı
rahat ettiriyor. Uzaktan İda Dağı’nı görebiliyorum. Aslında şu anda üzerinde
olduğum yolun böyle bir güzelliği var. Solunuza körfezi ve onun da ötesine İda’yı
alarak bisiklet sürüyorsunuz. Rotayı güneyden kuzeye yapmamın bir nedeni de bu
aslında. İyi ki buradayım.
Burhaniye’ye
girmeden Ören tarafına yöneliyorum ve artık anayoldan çıkıyorum. Biraz acıkmaya
başladım. Yanımda atıştırmalık bir şeyler var, yola da geç çıktım. Uzun sürecek
bir yemek hazırlığı yerine bir şeyler atıp devam ederim gibi düşünceler kafamda
dolaşırken çok tatlı bir tesadüf gerçekleşiyor. Ören’de deniz kıyısında
ilerlerken midye satan bir yer görüyorum. Önce birkaç tane yiyerek tadına
bakıyorum ve evet. Sayısını hatırlamadığım kadar midye alarak kıyıda parka
oturuyorum. Bu bulutların altında, bu denizin yanında ve Sarıkız’ın
karşısındayım. Öğle yemeğim bol limonlu midye dolma, gülümsememek elde değil.
Yine büyüleyici bir yolda olmak |
Sarıkız
demişken, bu turu planlarken İda’nın güneydeki zirvesi olan Sarıkız’a
bisikletle çıkmayı da planlıyordum. Buna göre Güre ya da Sütüven Şelalesi
taraflarında bir yere kamp atıp yükümü oraya bırakıp 20 küsur kilometre 1700’lere
tırmanıp geri dönecektim. Ancak Kaz Dağları Milli Parkı’na girişin rehbersiz
olmadığını öğrendim. Kaçak girmek de bir seçenekti ve onu da araştırdım ama tatmin
edici pek bir şey bulamadım. Bu defalık ertelemeye karar verdim ama bir yolunu
bulacağım. Şimdilik İda’yı karşıdan izlemeye devam.
Tanuştığımıza memnun oldum miniğim |
Tekrar görüşmek dileğiyle |
Artık
kıyıdan ilerlemeye devam ediyorum ve yazlık sitelerin arasından geçerek Akçay’a
yaklaşıyorum. Merkezde o kadar çok insan ve araç var ki, hızla buradan
uzaklaşmak istiyorum. 80’lerin ortalarında buraya 1-2 sene kamp yapmaya
gelmiştik. Otobüsle, kocaman bir çadırla, mutfak eşyalarıyla ve iki çocukla
buraya gelmek. Şimdi bakınca birçok kişi deli diyebilir benimkilere ama o zaman
kesin deli diyorlardı, buna hiç şüphem yok. O zamanlardan aklımda kalan
fotoğraflar var. Akçay biraz da bunları hatırlatıyor bana. Yola devam ediyorum,
Altınoluk ya da Küçükkuyu’ya kadar ilerlemek istiyorum. Güneş de eğilmeye
başladı. Zeytinli ayrımında şöyle bir duruyorum. Bir dahakine bu yoldan girip
yukarı doğru çıkmayı hayal ediyorum. Altınoluk’a geldiğim sırada güneş artık
iyice eğilmeye başladı. Bir seçenek olarak devam ederek Küçükkuyu’yu da geçip
Assos tarafındaki ara yola girebilirim. Orada kıyıda tatlı kamp alanları olduğu
aklımda kalmıştı ancak bu karar için yaklaşık 20 km kadar daha sürmem gerekiyor
ve bunu şimdilik istemiyorum. Buralarda bir yer bulursam belki denize de
girerim düşüncesiyle gözüme uygun gelen bir yer bulmaya karar veriyorum. Birkaç
denemeden sonra henüz sezonunu açmamış ancak çadır kurmama izin veren bir
kamping buluyorum. Akçay’ı döndükten sonra rüzgar da iyice azaldı. Güneşin
batmasına henüz biraz zaman var. Denize girmekten vazgeçiyorum, kıyıda biraz
bira ve kitap okumak daha sıcak geliyor. Şimdi sabah uyandığım kıyıların
karşısındayım. Körfezin güneyinden kuzeyine geçtim, hem de bisikletle, gülümsetiyor.
Sonrasında çadıra geçip yiyecek bir şeyler hazırlıyorum. Yemek ve biraz daha
okuma derken uyku bastırıyor. Bu akşamlık “Lila’ya (Robert M. Pirsig’in müthiş
kitabı)” veda ederek uykuya kendimi bırakıyorum.
Tur Verileri
Rotanın uzunluğu 68.55 km
Toplam çıkış 369 m
Toplam iniş 371 m
Yükseklik max 108 m
Yükseklik min 0 m
Tur verilerini ve ayrıntıları aşağıdaki linkten inceleyebilirsiniz:
https://www.wikiloc.com/wikiloc/view.do?id=17267405
np: Keb' Mo' - Life is Beautiful